Papatyalar Üşümesin…

Bu gece gökyüzü ne kadar karanlık anne,
Her gece elinden tutup, kirpiklerine dileklerimi astığım,
Ay bile terketmiş göğü.

Güneş ne zaman doğacak anne,
Gözyaşlarımızdan ışıldardı gök kuşağı,
Göz pınarlarımız kurumak üzere.

Bu gece ne kadar soğuk anne,
Üşüyorum, çok üşüyorum…
Ellerin bile ısıtamıyor yüreğimi.

Sahi ya anne, yüreğim sustuğunda,
Isınır mı ellerim, güneş doğar mı yeniden.
O zaman ısınmak istiyorum anne

Öyle bakma yüzüme anne, ben boyamadım kana.
Ağlama anne, silme gözyaşlarımı,
Belki onlar ısıtır yüreğimi..

Bahar bu sene de geç kaldı anne,
Papatyalar tohumlarında çürüdü yine.
Ama olsun anne, onları bağrına basar kara toprak..

Çapaklarım yüreğime batıyor anne,
Kulaklarım çınlıyor, neden sustu herkes.
Sanki ılık bir su serpildi yüreğime.
Yavaş yavaş ısınıyorum anne…
Okumaya devam et

Gönlümü Kirlettiler Anne…

Çocukluğumu kirlettiler anne
Sütün kadar temiz olan gönlümü kirlettiler

Senden aldığımı benden çaldılar anne
Buram buram sen kokan yüreğimi çaldılar

Sen sürmesi çekilmiş gözlerimi boyadılar anne
Gözlerimden özüme indiler, beni benden ettiler

Karanlık bir gecede bahar türküleriyle karşıladın anne
Karanlığa inattı yüzünde ki tebessüm ve sancılara inat

Gecen gündüzündü anne, gündüzler gece oldu
Bir tebessümdüm anne gözlerinde, umut ve endişe dolu

Gün ışığı gibi dedin, gün ışığı gözlerinle, gözlerime bakarak
Babamın ziynetiydim anne, hayat ışığı, zeyneb’i…

Ama ışığımı söndürdüler anne, gündüzlerimi karalar çaldı
Kanatlarımı kırdılar anne, bedenimi, ruhumdan çaldılar…

Okumaya devam et

Yalnızlığımın Fedayisi…

Cesur, yürekli mücahitlerle çıktık yola
Herkes birbirinden emin ve sadıktı başta
Yol bitip, Timurun yanına varınca farkettim ki
Nasrettin hoca gibi yanlız kalmışım Timurun karşısında
Ama yılmak olmazdı da bu saatten sonra
Her savaşta ön safa seçilen fedayiler gibi
Koskoca orduya yanlızlığımın içinden seçtiğim
Fedayilerle, atıldım cenk meydanına
‘Allah muvaffak kılar elbet’ dedim
Gücümüz erdiğince, selahiyetimiz yettiğince
Allah yardır, yardımcıdır…
Galip gelmenin rahatlığıyla derin bir nefes alınca gördüm ki
Her yerimi sarmış zehirli sarmaşıklar
Annem babam bana yönlendirmiş oklarını
Hedef tam on ikiden vurulmuş
Anne baba rızasından
On ikiden bir ok daha
Yok muydu senden başkası, tek sana mı kaldı
Galibiyet yelkenleri sulara serildi birden
Güven bayrakları ayaklar altına düştü
Milletin büzülemeyen torba ağzının
Semeresini ödemek ortada bir şey yokken bana düştü
Haklılıkları boğdu haksızlıklar
Payımıza sancılı bir ah, derin bir sukût düştü… Okumaya devam et

Ah Filistin’im…

Hergün top sesleriyle uyanırken sen güne,
Bizler annemizin sevgi dolu sözleriyle uyandık güne
Her gece kan ağlarken yüreğin,
Annesiz kalan çocukların feryatları yükselirken semalarına
Bizler bilmem ne için, hangi zevkimiz için
Islattık yastıklarımızı,
Feryad ettik Yaradana, senin için feryat etmediğimiz kadar,
Sonsuz nimetleriyle yetinemedik…

Önce gözlerimiz görmez oldu sana yapılanları,
Savaşta âmâ kalan bir çocuk kadar direnemedik nefsimize
Sonra ruhlarımız karardı yavaş yavaş
Bomlanan şehrinin semalarından dahada kara, kapkara oldu
Görmeyip, işittiklerimizi bile hissetmez olduk,
Annesizliğin acısından, mermi acılarını hissetmeyen çocukların gibi…

Tok midelermizi tıka basa dolduruken
Hiç bozağımız düğümlenmedi,
Aç kalan kardeşlerimiz için
Hatrımıza getirenleri susturduk hep
Rahat yiyelim diye…

Sana atılan her bombada kahkaha atanlardan,
Daha şen kahkakalarla doldu sohbetlerimiz
Gün içinde unuttuğumuz yetmedi, duada da unuttuk seni…

Masum, tertemiz çocuklar şehadet şerbetini içerken
Bizler gaflet içerisinde dünya şerbetini yudumladık
Yüzülerin de tebessümle şehitliğe gözlerini yuman annelerinin
Bize emanetlerine sahip çıkamadık
Sokak hayvanlarına sahip çıktığımız kadar…

Sahip çıkamadık sana filistinim
Sahip çıkmayanlara söz söylemesini çok iyi bildik
Sahip çıkmayanları kınadık, suçladık, yerdikte
Kendimiz eli kolu bağlı seyreyledik olanları
Dua dua yalvarırken Rabbimize,
Sen kaç kere geldik acaba akıllarımıza,
Aklına geldiğimiz kadar gelmedin akıllarımıza… Okumaya devam et